Kamu Alacağının Tahsilinde İhtiyati Haciz Uygulaması -Veysi Seviğ

Referans Gazetesi-13.11.2009

Veysi SEVİĞ

KAMU ALACAĞININ TAHSİLİNDE İHTİYATİ HACİZ UYGULAMASI

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa’nın 13’üncü maddesi uyarınca ihtiyati haciz aşağıdaki hallerin birinin mevcudiyeti takdirinde hiçbir müddetle mukayyet (bağlı) olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal tatbik olunur.

* Sözü edilen yasanın 9’uncu maddesi uyarınca borçludan teminat istenilmesini gerekli kılan durumlarda ihtiyati haciz uygulaması yapılabilmektedir. Buna göre Vergi Usul Yasası’nın 344’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile aynı yasanın 359’uncu maddesinde sayılan ve kaçakçılık suçu olarak belirlenen haller nedeniyle amme alacağının salınması için gerekli işlemlere başlanılmış olunması durumunda yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre tespit edilen miktar üzerinden tahsil dairesince teminat istenebilmektedir.

* Borçlunun belli bir ikametgâhı yoksa,

* Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa,

* Borçludan teminat göstermesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse,

* Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa,

* Hüküm sadır (verilmiş) olsun veya olmasın para cezasını müstelzim (gerektiren) fiil dolayısıyla amme (kamu) davası açılmış ise,

* İptali istenen muamele (işlem) ve tasarrufun mevzuunu (konusunu) teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkanın diğer malları hakkında uygulanmak üzere yapılan işlemin iptali veya geçersizliği veya gerçek dışı olduğunun belirlenmesi gerekirse,

borçlu hakkında ihtiyati haciz uygulanabilmektedir.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa’nın 15’inci maddesi uyarınca haklarında ihtiyati haciz işlemi yapılanlar ve haczin uygulanması gıyapta (borçlunun bilgisi dışında) yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait uyuşmazlıklara bakan mahkeme nezdinde ihtiyati haciz sebebine yönelik dava açılmak suretiyle yapılan bu işleme itiraz edebilirler.

İhtiyati haciz uygulamasının gereksiz yere yapılması halinde bu durumun düzelmesi veya düzeltilmesi ancak yargı kararı ile olabilmektedir. Böyle bir düzeltmenin yapılması konusunda yetkili organın mahkeme olduğu hususu yasa maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır.

Ancak konuya ilişkin olarak Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Yasası’nda yer alan 15’inci maddede halen gerekli değişiklik yapılmadığı için bu konuda “alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde ihtiyati haciz sebebine itiraz” edileceği hükmü yer almakta olup, sözü edilen yasa maddesinin ikinci fıkrasında da “itiraz şekli ve incelenmesi hususunda Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur. Bu ihtilaflar itiraz komisyonlarınca diğer işlere takdimen (öncelikle) incelenir ve karara bağlanır. İtiraz komisyonlarının bu konuda verecekleri kararlar kesindir” denilmektedir. Burada yasa maddesinde yer alan itiraz komisyonlarından anlaşılması gereken vergi mahkemesidir.

Yasal düzenleme gereği borçlu teminat gösterdiği takdirde ihtiyati haciz kaldırılır.

İhtiyati haczin kaldırılabilmesi için ya teminat gösterilmesi veya yargıya başvurarak yapılan işlemin hatalı olduğunun karar altına alınması ile mümkündür. Dolayısıyla haklarında ihtiyati haciz uygulananların yazı ile idareye başvurarak söz konusu haczin uygulanmasında yanılgı olduğunu bildirmesi, yapılan haczin kaldırılması isteminde bulunmaları halinde bu istemin idarece dikkate alınması mümkün değildir. Bu bağlamda da ihtiyati haciz işlemleri Vergi Usul Yasası’da yer alan düzeltme işlemleri kapsamında bir idari uygulama niteliğinde değildir.

Bilindiği üzere Vergi Usul Yasası’nın birinci kitabının altıncı kısmının üçüncü bölümü “Vergi hatalarını düzeltme ve reddiyet” başlığını taşımakta olup, bu bölümde yer alan 122’nci maddeye göre “mükellefler, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile” isteyebilmektedirler.

Vergi Usul Yasası’nın ödeme, zamanaşımı ve terkine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı “Vergilendirme” başlıklı birinci kitabının altıncı kısmının üçüncü bölüm hükümleri gibi bu bağlamda söz konusu kitapta yer alan ve vergi muamelelerindeki hataların giderilmesini amaçlayan düzeltme yolu, kamu alacağının güvenceye bağlanması yahut tahsili amacıyla tahsil dairelerine Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa uyarınca yapılan işlemlere yönelik bir başvuru yolu değildir.

Mevcut yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere “Vergi Usul Yasası’nda vergi hatalarının düzeltilmesi için öngörülen düzeltme ve şikâyet yolunun kamu alacaklarının güvenceye alınması veya tahsili amacıyla yapılan işlemleri kapsamamaktadır.” (Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E. No: 2007/547, K. No: 2008/715). Söz konusu karar uyarınca “bu işlemlere karşı idareye yapılan başvurular düzeltme başvurusu değil, istem olarak kabul edilmediği takdirde, idari davaya konu olabilecek işlem yaratmak amacıyla işlem yapılmış başvurular olarak değerlendirilmesi gerekir.”

Print Preview

Site içeriği Mali Müşavir İsmail ŞENGÜN tarafından sağlanmaktadır. Hizmet sağlayıcı İzmir merkezlidir.

Detaylı bilgi için ortakmusavir.com adresini ziyaret ediniz.

© 2009 - 2018 vergiburosu.com
- Tüm hakları saklıdır.

modul
single - 19 - 0,057