Çalışana Toplu Taşıma Kartı Verilmesi Vergiye Tabi-Veysi Seviğ – Bumin Doğrusöz

Referans Gazetesi-14.10.2009

Veysi SEVİĞ-Bumin DOĞRUSÖZ

ÇALIŞANA TOPLU TAŞIMA KARTI VERİLMESİ VERGİYE TABİ

Çalışanlara toplu taşıma araçlarından yararlanabilmeleri ve işyerine gidip gelebilmeleri için alınan kart bedelleri, çalışanların aylık ücretlerine eklenerek Gelir Vergisi’ne tabi tutulur.

SORU: Şirketimiz çalışanlarına 01.01.2009 tarihinden geçerli olmak üzere, işyerlerine geliş gidişlerini sağlamak üzere toplu taşıma araçlarından yararlanabilmeleri için kart uygulamasına gidildi. Kart bedelleri şirketimiz tarafından aylık olarak ödenmekte olup, kayıtlarımıza gider olarak intikal ettirilmektedir. Yaptığımız işlem doğru mudur?

YANIT: Gelir Vergisi Yasası’nın 61’inci maddesinde yer alan tanımlamaya göre, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretinin ödenek, tazminat, kasa tazminatı, mali sorumluluk tazminatı, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmak şartı ile kazancın bir belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini” değiştirmemektedir.

Diğer yandan söz konusu yasanın ücretlerde istisnaları belirleyen 23’üncü maddesinin 10’uncu bendi hükmü gereği olarak “Hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderleri” Gelir Vergisi’nden istisna edilmiştir.

Bu istisna hükmü işverenlerin vasıta temin ederek, yapılacak anlaşma gereği, çalışanları belli saatte, mesai saati başlangıcından önce işyerlerine getirip, yine mesai bitiminde iş yerinden alıp, çalışanları ikamet mahallerine bırakmak koşuluyla anlaşmış bulunduğu taşıtlara yaptığı ödemeler için geçerlidir. Çalışanlara verilecek kartlar ile çalışanların seyahatinde belli bir düzen ve istikrar sağlanamayacağı gibi, kart sahibi istediği takdirde söz konusu kartı kendi şahsi ihtiyacı için de kullanabilecektir.

Gelir Vergisi Yasası’nın 40’ıncı maddesi, safi ticari kazancın tespit edilmesi sırasında indirim konusu yapılabilecek tadadi olarak belirlemiş bulunmaktadır. Bu giderler arasında çalışanlara sağlanacak bu tür menfaatin safi kazancın tespiti sırasında indirim konusu yapılabileceğine dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Tüm bu açıklamalardan sonra çalışanlara toplu taşıma araçlarından yararlanabilmeleri ve işyerine gidip gelebilmeleri için alınan kart bedellerinin çalışanların aylık ücretlerine eklenerek Gelir Vergisi’ne tabi tutulması gerekecektir. Bu aşamada kart bedelleri net ücret olarak kabul edilerek Gelir Vergisi hesaplaması yapılacaktır. Dolayısıyla kart bedelleri ödemelerine dâhil edilerek giderleştirilebilecektir. (V. Seviğ)

FAZLA ÖDENEN MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ’NİN DÜZELTİLMESİ

SORU: 2007 yılında satın almış olduğum otomobilimin vergisini süresinde ödemek suretiyle görevimi yerine getiren bir serbest meslek erbabıyım. 2009 yılı birinci taksitini süresinde ödedim. Ancak benden geçmişe yönelik eksik hesaplama yapıldığı gerekçesi ile aradaki farklar da istendi. Ben bu farkları da ödemiş bulunuyorum.

Dilekçe ile yapmış bulunduğum başvuruya verilen cevapta da bu durum ifade edilmiş bulunmaktadır. Bu yanlışlığı ben yapmadım. Neden benden eksik hesaplanmış diye kendi hatalarından kaynaklanan bir olay için faiz aldılar? Benim bu konuda itiraz hakkım yok mu?

YANIT: Motorlu Taşıtlar Vergisi Yasası’nın 9’uncu maddesi birinci fıkrası uyarınca Motorlu Taşıtlar Vergisi, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yılın ocak ayı başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmektedir. Bu bağlamda söz konusu vergi yasal düzenleme gereği olarak mükellefe tebliğ edilmemektedir.

Bir başka anlatımla Motorlu Taşıtlar Vergisi Yasası’nın 9’uncu maddesinde ifade edildiği üzere söz konusu vergi “ayrıca mükellefe tebliğ olunmaz ve vergi tahakkuk ettirilen günde tebliğ edilmiş sayılır”.

Bu nedenle, yasal olarak tahakkuk etmiş sayılan Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin mükellefine ayrıca ihbarname ile duyurulmasına gerek bulunmamaktadır.

Yasal düzenleme gereği fazladan tahakkuk eden Motorlu Taşıtlar Vergisi’ne karşı, tahakkuk işleminin iptali istemiyle açılacak idari davanın, verginin tahakkuk etmiş sayıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlayan otuz günlük dava süresinde açılması gerekmektedir.

Eğer bu süre içerisinde dava açılmamış bulunuyorsa, bu takdirde düzeltme yoluna başvurmanız mümkündür. Ancak söz konusu nedenle düzeltme yoluna başvurabilmek için, sizden alınan verginin fazla tahakkuk ettirilmiş olduğu hususunun açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

Vergi Usul Yasası’nın 122’nci maddesinde de belirtildiği üzere mükellefler, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilmektedirler.

Vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme istemleri reddolunanlar şikâyet yoluyla Maliye Bakanlığı’na başvurabilirler. (Vergi Usul Yasası Maddesi: 124)

İdarenin yani Maliye Bakanlığı’nın düzeltme isteminize red yanıtı vermesi veyahut süresi içerisinde yanıt vermemesi halinde, yapılan tahakkuk işlemini yeniden dava etme hakkınız doğacaktır. İdari Yargılama Usul Yasası’nın 10’uncu maddesinde hükme bağlandığı üzere ilgililer hakkında idari davaya konu olabilecek bir işlem için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içerisinde cevap verilmezse veyahut red cevabı verilirse söz konusu işlem yeniden dava konusu yapılabilir. Dolayısıyla böyle bir durumun varlığında yeniden vergi mahkemesinde dava açma hakkınız doğmaktadır. (V. Seviğ)

İŞTEN ÇIKIŞ BİLDİRİMİ

SORU: Çalışanlar için, işten ayrılmaları veyahut da işi terk etmeleri halinde on gün içinde bildirimde bulunmayanlara ceza kesilmektedir. On gün gibi kısa bir süre içerisinde söz konusu bildirimin yapılması çok zordur. Bu durum iş hayatını olumsuz etkilemektedir. Bu süre uzatılamaz mı?

YANIT: 510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın 102’nci maddesinin (i) bendi uyarınca, “sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı yasanın 20’nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi süresi içinde ya da kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya kurum tarafından internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.” Bildirim süresi ise on gündür.

Buna göre;

* 5510 sayılı yasanın 4/a bendi kapsamında sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile,

* 506 sayılı yasanın geçici 20’nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Sosyal Güvenlik Kurumu’nca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu oldukları halde bu zorunluluğa uymayanlar hakkında her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari tutarda idari para cezası uygulanmaktadır. Bu nedenle 01.08.2009 tarihinden itibaren söz konusu fiillere yönelik olarak her bir sigortalı için 693 TL idari para cezası uygulanmaktadır. (V. Seviğ)

YARGI KARARLARINDA

GÜMRÜK İHTİLAFLARI

1. Danıştay 7. Dairesi E.2007/1995, K.2008/2275 sayı ve 16.4.2008 tarihli kararı

“Transit beyanname muhteviyatı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karar bağlanan para cezasına yönelik itirazın reddi işleminin iptali talebiyle açılan davada, ilgili gümrük idaresinden temin edilen belgelerle beyannameye konu eşyanın değerinin düşük gösterildiğinin tespit edilmiş olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, ek katma değer vergisi tahakkuku, itirazın reddine dair Gaziantep Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü işleminin tesis edildiği 2.7.2002 tarihi itibariyle kesinleşmiş bulunduğundan, 26.7.2005 tarihli ceza kararının Gümrük Kanunu’nun 232/3. maddesinde düzenlenen üç yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra alındığı açıktır. Bu bakımdan; zaman aşımı süresi dolduktan sonra karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali gerekirken, aksi yolda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

2. Danıştay 7. Dairesi E.2007/5346, K.2008/4603 sayı ve 13.11.2008 tarihli kararı

“Dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen eşyanın yurt dışı edilmediğinin, taahhüt hesabının kapatılarak teminatın iade edilmesinden sonra saptandığından bahisle, tahakkuk ettirilen gümrük vergilerine ve fer’ilerine vaki itirazın reddi yolundaki işlemin iptali istemiyle açılan dava, davaya konu işlemin, tahakkuk veya idari karar değil, 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tesis edilen tahsil işlemi niteliğinde olduğu, tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde dava açılması gerekirken, idari itiraz yollarına başvurulması sonrasında açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle red kararı verilmiştir. Gümrük Kanunu’nun 108. maddesinde şartlı muafiyet sisteminde, ihracatın yapılması sonrasında eşya için öncesinde yapılan tahakkuklar kapatılarak teminatlar iade edilmektedir. Bununla beraber herhangi bir nedenle, taahhüt kapatma işleminin iptal edilmesi durumunda, eşyaya ait vergilerle ilgili olarak ne gibi bir işlem yapılması gerektiği konusunda, Gümrük Kanunu’nda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Böyle bir durumda, gümrük vergileri alınmadan yurda girişi yapılan eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin, Gümrük Kanunu’na göre tahakkuk ettirilerek, yükümlüsüne bildirilmesi suretiyle, yükümlülerin, bu bildirimlere karşı, anılan Kanunun 242. maddesinde öngörülen idari itiraz yollarına başvurabilmelerine ve taleplerinin reddi üzerine de otuz gün içinde dava açabilmelerine olanak tanınması gerekmektedir. Olayda davacının, tahakkuk işlemlerine ilişkin olarak idari başvuruları yaptıktan sonra yargıya müracaat ettiği açık olduğundan davanın süresinde açıldığının kabulü ve davanın esastan görülerek çözümlenmesi gerekir.”

3. Danıştay 7. Dairesi E.2001/3371, K.2004/1450 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı

“4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234/1-b maddesinde, kıymeti üzerinden Gümrük Vergisi’ne tabi eşyanın beyan edilen kıymeti, muayene ve denetleme sonucunda bu kanunun 23 ila 31. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymete göre noksan bulunduğu takdirde, bu noksanlığa ait Gümrük Vergisi’nden başka bu vergi farkının 3 katı para cezası alınacağı düzenlenmiştir. Davacı şirket aleyhine ek olarak tahakkuk ettirilen Gümrük Vergisi ve katma değer vergisinin itirazsız ödenerek kesinleştiği dikkate alındığında, anılan vergiler için para cezası kesilmesi, yasa hükümlerine aykırılık teşkil etmez. Her ne kadar; davacı Şirket tarafından, dava konusu para cezasının dayanağı gümrük vergilerinin şirket muhasebecisi tarafından sehven ödendiği iddia edilmişse de; muhasebecinin, davacı Şirketin bilgisi dışında ödemede bulunması düşünülemeyeceğinden, aksi yoldaki iddia yerinde bulunmamıştır. Bu sebeple, davanın reddi yönündeki Vergi Mahkemesi Kararı yerinde ve hukuka uygundur.”

ÖZELGELERDE

DAMGA VERGİSİ

1. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 27.5.2009 tarih ve 1237 sayılı özelgesi

“Damga Vergisi’nin mükellefi vergiye konu kâğıtları imza edenler olup, verginin makbuz karşılığında, istihkaktan kesinti yoluyla veya basılı damga konulması suretiyle ödenmesi usulünü belirlemek konusunda Maliye Bakanlığı yetkilidir. Konuya ilişkin düzenlemeler içeren 43 seri No’lu Genel Tebliğ’in 3.1. bölümü düzenlemesi gereğince, bir iktisadi devlet teşekkülü olan Türkiye Elektrik İletişim A.Ş. sürekli Damga Vergisi mükellefi olup, taraf olduğu işleme ilişkin kağıtlara ait tahsil ettiği vergiyi, sorumlu sıfatıyla beyan edip, öder. Bu hüküm ve açıklamalar uyarınca alınan ihale ile ilgili olarak Damga Vergisi’nin vergi dairesine yatırılmış olmasına rağmen vergi dairesi makbuzu kabul edilmediği için daha sonra TEİAŞ veznesine tekrar yatırılmış olan verginin mükerrer olması sebebiyle iadesi gerekir.”

2. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 20.7.2009 tarih ve 1197 sayılı özelgesi

“488 sayılı Kanunun ‘Damga Vergisi’nden istisna Edilen Kâğıtlar’ baslıklı 2 sayılı tablonun ‘IV-Ticari ve medeni islerle ilgili kâğıtlar’baslıklı bölümünün 23. fıkrasında; bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslar arası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhlerin (kredilerin kullanımları hariç) Damga Vergisi’nden istisna olduğu hükmü bağlanmıştır. Bu düzenleme uyarınca, tamamen yabancı sermayeli bankadan alınacak krediye karşılık taşınmazın ipotek olarak gösterilmesi için düzenlenen kâğıtlar, söz konusu bankanın kredi vermeye yetkili bir kuruluş olduğunun tevsik edilmesi ve sözleşmelerinde sadece kredi temini için yapılıyor olması şartıyla, Damga Vergisi’nden istisna olacaktır.”

3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 6.1.2009 tarih ve 391 sayılı özelgesi

“Bankalar tarafından kullandırılan ve 488 sayılı kanunun eki 2 sayılı tablonun 23 No’lu fıkrasında düzenlenen istisna kapsamındaki kredilerin teminatına ilişkin olarak düzenlenen kâğıtlara istisna uygulanabilmesi için kâğıtların münhasıran kullandırılan krediye ilişkin olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple, başka borçları kapsayacak şekilde “doğmuş, doğacak tüm borçlar…” gibi genel mahiyetli ifadelerin belgelerde yer almaması gerekmektedir.”

4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 4.8.2008 tarih ve 2830 sayılı özelgesi

“Satışı yapılan menkul ve gayrimenkullerin satışına ilişkin olarak düzenlenen ve satış ekibi ile alıcıların imzasını ihtiva eden satış tutanaklarının sözleşme olarak kabul edilerek Damga Vergisi Kanunu’na ekli 1 sayılı tablonun I/A-1 bölümüne göre binde 7,5 nispetinde; Karayolları Trafik Kanunu uyarınca kayıt ve tescil edilmiş ikinci el araçların satış ve devrine ilişkin satış tutanaklarının ise, aynı tablonun I/A-6 bölümü gereğince binde 1,5 nispetinde Damga Vergisi’ne tabi tutulması gerekmektedir.”

5. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 15.9.2008 tarih ve 3309 sayılı özelgesi

“Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kâğıtlar, Damga Vergisi Kanunu’nun eki 2 sayılı tablosunun ‘IV. Ticari ve Medeni İşlerle İlgili Kâğıtlar’ başlıklı bölümünün 17. Fıkrası uyarınca Damga Vergisi’nden istisnadır. Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında ve kanunun ilgili 19. maddesinde düzenlenen şartlara riayetle gerçekleştirilecek olan … AŞ’nin … AŞ’ye devri için düzenlenen ‘Birleşme Sözleşmesi’nin bu sebeple Damga Vergisi’nden istisna tutulması gerekmektedir.”

SÖZÜN ÖZÜ

“Mutluluk karşımıza çıkmasını beklemekle değil, karşısına çıkmayı bilmekle elde edilir.”

J. WEBSTER

Print Preview

Site içeriği Mali Müşavir İsmail ŞENGÜN tarafından sağlanmaktadır. Hizmet sağlayıcı İzmir merkezlidir.

Detaylı bilgi için ortakmusavir.com adresini ziyaret ediniz.

© 2009 - 2018 vergiburosu.com
- Tüm hakları saklıdır.

modul
single - 21 - 0,048