Referans Gazetesi-25.09.2009
Veysi SEVİĞ
SEL FELAKETİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE TAKDİR KOMİSYONLARI
Vergi Usul Yasası’nın 30’uncu maddesi gereği olarak “vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere ya da kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah ve matrah kısmı üzerinden vergi” tarh olunabilmektedir.
Bazı hallerde vergi matrahlarının belirlenmesi veya bir varlığın gerçek bedelinin tespit edilmesi mümkün olmayabilmektedir. Bu gibi durumlarda takdir komisyonlarınca tespit edilen değerler vergilendirmeye esas alınmaktadır. Bir başka anlatımla “gerek matrah veya servetin gerek fiyat, bedel, ücret gibi değerlerin kesin olarak maddi delillere dayandırılarak tespiti her zaman mümkün olamamaktadır. Bazen de maddi delillere dayanarak bir değer tespit edilmesi mümkün olsa bile tespit edilen değer konjonktüre ve ilgili kıymetin gerçek değerine uymayabilmektedir. İşte böylesi durumların ortaya çıkması halinde zaman geçirmeden gerçek bir değer belirlenmesi için bir organa gereksinim” duyulmaktadır. (Özyer, M.Ali “Açıklama ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması” 4. Baskı, Mart 2008, Sf:133)
Vergi Usul Yasası’nın “Vergilendirme” başlıklı birinci kitabının üçüncü kısmında yer alan birinci bölümde, “takdir komisyonları”nın kuruluş ve görevleri ve yetkileri belirlenmiş bulunmaktadır. (Madde: 72-76)
“Takdir komisyonlarının yetkisi” sözü edilen yasanın 74’üncü maddesinde belirlenmiş bulunmaktadır. Buna göre takdir komisyonları;
* Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmaktadır.
* Vergi yasalarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmektedir. (Bu gibi takdirler de takdir kararına bağlanır.)
Takdir komisyonları gerekli tespitleri yaparken inceleme yetkisine sahip bulunmaktadır. (Vergi Usul Yasası Md: 75) Ancak söz konusu komisyonlar servetleri, sinai hakları ve telif hakların imtiyazları, madenleri, mücevheratı, eski eserleri ve sanat eserlerini değerlendirmede bilirkişiye başvurabilmektedir.”
Yasal düzenleme gereği mükelleflerin “evvelce beyan ettiği bir matraha ait olan takdir işlerinde, takdir olunan matrah mükellefin beyanından düşük” olamamaktadır. (Vergi Usul Yasası Md: 76)
Yukarıya aktarılan bilgiler çerçevesinde takdir komisyonlarının görevleri arasında yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servetlerin takdirlerini yapmak yer almaktadır.
Vergi Usul Yasası’nın 267’nci maddesinde gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerinin takdir yoluyla belirlenmesi mümkün bulunmaktadır.
Bir başka anlatımla, gerçek değeri belirlenemeyen varlıkların emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonlarınca takdir yoluyla belli edilir. Takdirler maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı vardır. Ancak bu bağlamda açılan davalar verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmamaktadır.
Halihazırda mevzuata göre, bir mükellefe ait takdir işleminin mükelleflerin bağlı olduğu vergi dairesinin bulunduğu il veya ilçedeki takdir komisyonunca yapılması gerekmektedir. Ancak, özellik arz edebilecek bazı durumlarda takdir işlemlerinin başka mahalde bulunan il takdir komisyonlarınca da yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.
Ülkemizde son zamanlarda yaşanan sel felaketi nedeniyle telef olan varlıkların değerlendirilmesinde takdir komisyonlarına önemli görevler düşmektedir. Halen faal olan takdir komisyonları çok kısıtlı imkânlarla çalışmaktadır.
Takdir komisyonları selden zarar gören mal ve iktisadi kıymetlere sıfır değer biçme yetkisine de sahip bulunmaktadır. Ancak özellikle sel felaketine maruz kalan bölgelerin takdir işlerini gerçekleştirecek olan takdir komisyonlarının yapılan başvuruları çabuklukla sonuçlandırabilmeleri için bu komisyonlara gerekli desteğin verilmesi gerekmektedir.
Yaşanan sel felaketinin hacmi ve etkileme alanları ile etkileme kapsamı dikkate alınarak, başvurulardaki gecikmelerin normal karşılanması ve hatta idarece bu konuda takdir komisyonlarına yapılacak başvurular için belli bir sürenin belirlenerek açıklanması gerekmektedir.
Bazı hallerde hasarlı hale gelen emtianın değerlendirilmesinde ortaya çıkan duraksamanın teknik açıdan değerlendirilmesi zorluk yaratmaktadır. Bu bağlamda da teknik olarak destek alınacak uzmanların çalışmalarına yeterli ortamın sağlanması da zorunlu olmaktadır.
Üzülerek belirtelim ki yaşanan sel felaketinden bu yana yaklaşık on beş günü aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, selden zarar gören mükelleflerin zayi olan veya hasara uğrayan mal varlıkları için kendilerine yol gösterecek teknik destek tam anlamı ile sağlanamamıştır.
© 2009 - 2018 vergiburosu.com
- Tüm hakları saklıdır.