Cep Telefonu İle Yapılan Bağış Nasıl Vergilendirilir-Veysi Seviğ – Bumin Doğrusöz

Referans Gazetesi-09.12.2009

Veysi SEVİĞ-Bumin DOĞRUSÖZ

CEP TELEFONU İLE YAPILAN BAĞIŞ NASIL VERGİLENDİRİLİR

Bazı kuruluşlar veya vakıfların cep telefonu üzerinden düzenlediği bağışların vergiye tabi tutulmaması gerekir. Haberleşme hizmet bedeli bağışı organize eden kuruma aktarılırsa bağış hattına gönderilecek mesajlar karşılığında aboneden tahsil edilen bedel KDV ve ÖİV dışı kalmalı.

SORU: Dernek olarak desteklemekte olduğumuz öğrencilere ve özürlü çocuklara verilen eğitim ve bakım desteği için GSM operatörleri aracılığıyla yapılan yardım kampanyasında GSM abonelerince yapılan bağış tutarlarının Katma Değer Vergisi ve Özel İletişim Vergisi matrahına dahil olup olmayacağı konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bu konuda tereddüte düştük. Bu konudaki doğru uygulama nasıl olmalıdır.

YANIT: Katma Değer Vergisi Yasası’nın 1/1’inci maddesi uyarınca ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler Katma Değer Vergisi’ne tabidir. Aynı yasanın 20’nci maddesinde ise Katma Değer Vergisi’nde teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığı bedel olduğu hususu hükme bağlanmıştır.

Ayrıca sözü edilen yasa maddesinde bedelin tanımı yapılmış olup, bu tanımlamaya göre bedel; malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veya bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile teslim edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamıdır.

Diğer yandan aynı yasanın 24’üncü maddesinin (c) bendinde de “Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirlerle servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin” matraha dahil olduğu belirtilmiştir.

Özel İletişim Vergisi ile ilgili düzenleme, Gider Vergileri Yasası’nın 39’uncu maddesinin konusunu oluşturmaktadır. Söz konusu yasa maddesinde hükme bağlandığı üzere “ön ödemeli satışlar dahil olmak üzere, her nevi mobil telekomünikasyon işletmeciliği kapsamındaki tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri yüzde 25 oranında Özel İletişim Vergisi’ne” tabidir. Bu verginin matrahı Katma Değer Vergisi’nin matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül etmektedir.

Haberleşme hizmetlerine ilişkin olarak hizmetten yararlananlardan tahsil edilen bedelin bağışa aracılık etmek üzere, söz konusu bağışı organize eden vakıf veya benzeri kuruluşa aktarılan kısmı bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden Katma Değer Vergisi’ne ve Özel İletişim Vergisi’ne tabi tutulmaması gerekmektedir. Haberleşme hizmet bedelinin tamamen bağışı organize eden kuruma aktarılması halinde, bağış hattına gönderilecek mesajlar karşılığında abonelerden tahsil edilen bedelinin tamamı Katma Değer Vergisi ve Özel İletişim Vergisi dışında tutulacaktır.

Dolayısıyla;

* Söz konusu bağış tutarı GSM operatörlerince aboneler adına düzenlenen faturalarda ayrıca gösterilmek koşuluyla Katma Değer Vergisi ve Özel İletişim Vergisi matrahına dahil edilmeyecektir.

* Kampanya kapsamında gönderilen SMS mesajları için GSM operatörlerinin haberleşme ücreti olarak aldığı tutarlar üzerinden Katma Değer Vergisi ile Özel İletişim Vergisi’nin hesaplanması ve alınması gerekmektedir.

* Faturasız hatlar açısından ise söz konusu kampanyalar kapsamında yapılacak yardım tutarları “kontör” olarak belirlendiğinden, bu hatlara sahip aboneler tarafından yapılacak bağışlara ait kontör bedellerinin bağış için aktarılacak kısmına isabet eden Katma Değer Vergisi ile Özel İletişim Vergisi’nin iç yüzde yoluyla hesaplanarak GSM operatörlerince ilgili dönemde indirim konusu yapılması mümkündür. (V. Seviğ)

TEMYİZ AŞAMASINDAKİ İHTİLAFTA ÖDEME EMRİ GÖNDERİLMESİ

SORU: Vergi dairesinde görülmekte olan vergi davamız aleyhimize sonuçlandı. Ancak söz konusu dava ile ilgili olarak yüksek yargı organı olan Danıştay’ın tam tersine kararları bulunmaktadır.

Biz bu konuyu Danıştay nezdinde temyiz ettik. Ancak vergi dairesi bize karar tarihinden yaklaşık üç ay sonra yeni bir ihbarname ile ödeme emri göndermiş bulunuyor. Ödeme emrine karşı ne yapmamız gerekir? Çünkü ödeme emrinde de bizden talep edilen miktarı ödememiz mümkün değil.

YANIT: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa’nın 58’inci maddesi uyarınca kendisine ödeme emri tebliğ edilenin böyle bir borcunun olmadığını veya kısmen ödediğini veya zamanaşımına uğradığını tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait uyuşmazlıklara bakmakla yükümlü vergi mahkemesi nezdinde itiraz etme hakkı vardır.

Yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ödeme emrine karşı dava yoluna başvurabilmek için aşağıda sayılan üç koşuldan herhangi birinin bulunması gerekmektedir.

Bu koşullar;

* Böyle bir borcun olmadığını,

* Böyle bir borcun kısmen ödendiği,

* Borcun zamanaşımına uğradığının varlığıdır.

Ayrıca, borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın ne vakit ve ne miktarda ödendiğini öncelikle hem kanıtlaması ve hem de dava dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekmektedir.

Davacı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa hükümlerine göre teminat gösterdiği takdirde, takip işlemi dosyanın Danıştay’da karara bağlanmasına kadar durdurulmaktadır.

Ödeme emrine karşı açılan davalarda haksız çıkılması halinde ise sözü edilen amme alacağının yüzde 10 kadar fazlası ile birlikte dava konusu miktarın cebren tahsiline gidilir.

Borcun tamamına yapılan itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde borçlu ret kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadır. Yasal düzenleme gereği olarak borcun bir kısmına karşı yapılan itirazlar mal bildiriminde bulunma süresini uzatmamaktadır. (V. Seviğ)

KODA GİRMİŞ FİRMALARDAN YAPILAN ALIMLARDA DÜZELTME

SORU: Ülkemizin önde gelen bir kurumundan yapmış olduğumuz alışlarımızdan dolayı KOD’a girmiş bulunuyoruz. Vergi dairesinden yapılan davete uyarak istenen defterleri ve vesikaları ibraz etmemize rağmen bize bu kurumdan almış olduğumuz mal faturaları üzerindeki katma değer vergilerinin 15 gün içinde düzeltme beyannamesi ile ödenmesi istendi. Ödemelerimizin tümü bankadan geçirilmiş olmasına rağmen buna itibar edilmedi. Bize nasıl davranmamızı önerirsiniz?

YANIT: Bu gibi durumlarda İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaklar çerçevesinde;

* Sahte belge düzenleyen mükelleflerden yapılan alışlar için düzeltme beyannamesi verilmesi, düzeltme beyannamesi verilmemesi halinde alışlara ilişkin Katma Değer Vergisi’nin dört katı tutarında teminat gösterilmesi gerekmektedir.

* Sahte belge kullanan mükelleflerden yapılan alışlar banka yoluyla ya da Türk Ticaret Yasası’nda belirtilen çeklerle ödenmiş ise bu durumun vergi dairesine belgelendirilmesi halinde herhangi bir işlem yapılmayacaktır.

Sizin bu konuda yapmış bulunduğunuz alışlarınızı banka yoluyla ödediğinizi bir defa daha ilgili vergi dairesinde kanıtlamanız halinde hakkınızda yapılan işlem sırasında bu durum dikkate alınacaktır.

* Alışlarınızın adresinde bulunmayan veya mükellefiyeti resen kapatılan mükelleflerden olması halinde durum değişmektedir. Adresinde bulunmayan veya mükellefiyeti kapatılmış olanların mükellefiyetlerinin kapandığı dönemlerle ilgili alışlar için düzeltme beyannamesinin verilmesi gerekmektedir. Bu durumda olumsuz alışlar için bu alışlara ilişkin dört katı teminat verilmek suretiyle genel esaslara dönüş sağlanmaktadır.

* Defter ve belgelerini inceleme elemanına ibraz etmeyen mükelleflerden alışlar için ise defter ve belge ibraz edilmeyen dönemlerle ilgili alışların banka yoluyla ya da Türk Ticaret Yasası’nda belirtilen çeklerle yapılmış olduğunun kanıtlanması halinde vergi dairesince herhangi bir işlem yapılmayacaktır. (V. Seviğ)

YARGI KARARLARINDA

BSMV

1. Danıştay 7.Dairesi’nin E.1999/2399, K.2000/1801 sayı ve 5.6.2000 tarihli kararı

“Davacı adına 1994 yılının aralık dönemine ilişkin cezalı BSMV tarhiyatı yapılmışsa da davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğu ve bu işi mutat meslek haline getirdiğine ilişkin somut bir tespitte bulunulmadan, yalnızca bir şahsın ifadesine dayanılarak faiz geliri elde edildiğinden bahisle yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.”

2. Danıştay 7. Dairesi’nin E.2002/4457, K.2005/2280 sayı ve 5.10.2005 tarihli kararı

“Gider Vergileri Kanunu’nun 28/3. maddesi ve maddenin tatbikine ilişkin Danıştay yerleşik içtihatları uyarınca, aynı takvim yılı içinde birden fazla kişiye veya birden fazla olmak üzere bir kişiye veya birbirini izleyen yıllarda bir ya da birden çok kişiye ivaz karşılığında para ödünç veren kişiler banker sayılır. Öte yandan, VUK’un 3/B maddesi uyarınca vergilendirmede esas olan; ilgili işlemin biçimsel özellikleri değil gerçek mahiyetidir. Bu hükümler ve genel içtihat uyarınca, üyelerine sürekli olarak faiz karşılığı borç para verdiği kayıtları ile de sabit olan vakıf hakkında, elde ettiği faiz geliri üzerinden BSMV beyan etmediği gerekçesiyle yapılan tarhiyatı terkin eden yerel mahkeme kararı hukuka uygun değildir. Söz konusu vakfın üyeleri arasında sosyal yardımlaşma ve dayanışma sağlamak amacıyla kurulmuş olmasının ise burada vergilendirme açısından bir önemi bulunmamaktadır.”

3. Danıştay 7. Dairesi’nin E.2003/2186, K.2004/2006 sayı ve 23.6.2004 tarihli kararı

“Davacı bankanın müşterileri ile yaptığı sözleşme ile belirlenen miktardaki dövizi, belirlenen bir vadede ve cari kurdan bağımsız olarak kararlaştırılan kur üzerinden (Türk lirası üzerinden belirlenmiş birim fiyatından) müşterilerinden satın alması, yani forward işlemi; niteliği itibariyle davacı banka bakımından kambiyo alımı, müşterileri açısından da kambiyo işlemi niteliğindedir. Bu şekilde yapılan işlemler dolayısıyla BSMV doğuran olay, davacı bankaya yapılan kambiyo satışı olduğundan, verginin matrahı bu satışa ait tutardır. Bu matrah üzerinden hesaplanacak BSMV’nin oranı ise yüzde 1’dir. Bu durumda, davacı banka ile müşterileri arasında yapılan sözleşmeyle belirlenen kur üzerinden gerçekleştirilen döviz alımı işlemi sonucu, banka lehine, cari kura nazaran bir fark kaldığından ve bu farkın da yüzde 5 oranında BSMV’ye tabi tutulması gerektiğinden bahisle, anılan fark üzerinden BSMV tarh edilmesinde ve söz konusu tarhiyatın iptali talebi ile açılan davayı reddeden yerel mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.”

4. Danıştay 7. Dairesi’nin E.2004/483, K.2006/1380 sayı ve 26.4.2006 tarihli kararı

“Bankalar Kanunu’na göre banka şubelerinin, genel müdürlükten ayrı bir tüzelkişilikleri bulunmadığından, kendi adlarına veya genel müdürlüğü temsilen bir davada taraf olmalarına olanak bulunmadığı gibi, temsili de söz konusu değildir. Bu hukuki durum karşısında, tüzelkişiliği bulunmayan banka şubesinin kendi adına açmış olduğu davanın ehliyetsizlikten reddi gerekirken, işin esasından verilen vergi mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.”

5. Danıştay 7. Dairesi’nin E.2005/1059, K.2007/5159 sayı ve 10.12.2007 tarihli kararı

“6802 sayılı kanunun 28. ve 30. maddeleri ve ayrıca 213 sayılı VUK’nın 8. maddesi hükümleri gereğince, ihracat kredilerine ilişkin BSMV’nin mükellefi, krediyi kullandıran bankadır. Kredinin kullandırılması sırasında tahsil edilmeyen bu verginin, krediyi kullanan şirket ile arasında (açık ya da kapalı, yazılı ya da sözlü olarak kurulu) özel hukuk ilişkisi bulunan davacı bankadan, mükellef olarak istenilmesinde, bir başka deyişle, bankanın bu verginin mükellefi kabul edilmesi suretiyle salınan BSMV’de isabetsizlik bulunmadığından, aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.”

ÖZELGELERDE

BSMV

1. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 15.10.2009 tarih ve 2394 sayılı özelgesi

“Faktoring şirketinin banka muameleleri nedeniyle lehine almış olduğu paralar BSMV’ye tabi olmakla beraber, şirketin aktifinde kayıtlı sabit kıymeti (gayrimenkul) satış işlemi 6802 sayılı kanunun 28. maddesinde banka muamelesi olarak sayılmadığından, BSMV’ye tabi değildir. Bununla beraber söz konusu işlemin KDV’ye tabi olduğu tabiidir.”

2. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 26.12.2008 tarih ve 1943 sayılı özelgesi

“6802 sayılı kanunun 28. ve 31. maddeleri ve ‘Dövize endeksli kredilerde Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi matrahı’ konulu 6 no’lu Gider Vergileri Sirkülerinde yer alan açıklamalar gereğince, bankaların döviz cinsinden vermiş oldukları kredilerde, kur farkından dolayı lehlerine kalan paraları BSMV’ye tabi tutmaları gerekir.”

3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 3.6.2009 tarih ve 18737 sayılı özelgesi

“Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından faktoring işlemleri yapma yetkisi kaldırılan şirketin, eski işlemlerinin uzantısı nedeniyle gerçekleştirdiği işlemler karşılığı lehe kalan paralar nedeniyle BSMV uygulaması devam eder. Bununla beraber, faaliyet belgesi iptal edildikten sonra, faktoring işlemleri dışında bir işle iştigal edilmesi halinde, genel esaslara göre KDV mükellefiyeti söz konusu olacaktır.”

4. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 1.7.2009 tarih ve 23825 sayılı özelgesi

“6802 sayılı kanunun 29/v maddesinde, 5422 sayılı kanunun 8/12. maddesi kapsamındaki işlemlerinde BSMV’den istisna olduğu düzenlenmiştir. 5422 sayılı kanunun söz konusu maddesinde gayrimenkul satış kazancı istisnası düzenlenmiş olup, gayrimenkul satış kazancı istisnası 5520 sayılı kanunun 5/1-e maddesinde de yüzde 75 ile sınırlı olmak düzenlenmiştir. Öte yandan, 5520 sayılı kanunun geçici 1/5. maddesinde, diğer kanunlarla 5422 sayılı kanuna yapılmış atıfların, ilgili oldukları maddeler itibariyle 5520 sayılı kanuna yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Bu arada, Kurumlar Vergisi Kanunu’nda kazanca istisna getirilmiş olmakla beraber, 6802 sayılı kanunun 29/v maddesinde açıkça işleme atıf yapılmıştır. Bu sebeplerle 5520 sayılı kanunun 5/1-e maddesi kapsamında gerçekleştirilen gayrimenkul satış işleminde şartlara riayetle yüzde 75 kazanç istisnası söz konusu olurken, söz konusu işlem dolayısıyla lehe kalan paranın tamamı BSMV’den istisnadır.”

5. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 20.3.2009 tarih ve 9088 sayılı özelgesi

“6802 sayılı kanunun 29/c maddesi gereğince, özel kanunlarda her türlü vergiden istisna edilmiş olan esham ve tahvillerin, faiz, temettü ve ikramiyeleri ile Merkez Bankası’nca ihraç edilen likidite senetlerinden elde edilen faiz gelirlerinin banka ve sigorta muameleleri BSMV’den istisnadır. Gerek söz konusu istisna hükmü gerekse 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un tanımlara ilişkin 3. ve istisnalara ilişkin 15. maddeleri hükümleri uyarınca, devlet iç borçlanma senetlerinden olan Gelire Endeksli Senetlerin Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefleri tarafından vadesinin sonuna kadar elde tutularak vadesinde elde edilen faizlerinin Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’nden istisna edilmesi gerekmekte olup, bu senetlerin geri alım ve satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması karşılığında lehe alınan paralar ile vadesi beklenilmeksizin satışı nedeniyle lehe alınan paralar ise yüzde 5 oranında BSMV’ye tabidir.”

Print Preview

Site içeriği Mali Müşavir İsmail ŞENGÜN tarafından sağlanmaktadır. Hizmet sağlayıcı İzmir merkezlidir.

Detaylı bilgi için ortakmusavir.com adresini ziyaret ediniz.

© 2009 - 2018 vergiburosu.com
- Tüm hakları saklıdır.

modul
single - 19 - 0,052